Burun anatomisi çok mükemmel bir yapı. Vücudumuzun en karışık anatomiye sahip organlarından bir tanesi ve her açıdan farklı görülebilen kişinin estetik görünüşüne en çok katkısı olan yapı. Burun yüzey anatomisi üzerine yazılı sayfalarca kitaplar, makaleler mevcut. Ama bir çoğumuz burun sırtımızdaki kemeri çirkin olarak görmekte, ondan kurtulmak istemekteyiz. Kemeri oluşturan kıkırdak ve kemik yapılar çok özellikli yapılar ve birbirleriyle kusursuz bir anatomik ilişki içindeler. Sadece bazı insanlarda hafif sağda veya solda, ya da seviyesi biraz yukarıda. Hastalar bu pozisyon değişikliklerini burnum eğri veya büyük kemerli olarak adlandırıyor.
Peki bu durumun düzelmesi için bu kusursuz anatomik yapının alınması mı lazım?
Bence hayır, sadece yüksekliğinin ve yerinin değiştirilmesi yeterli olacaktır. İşte koruyucu burun cerrahisinin çıkış felsefesi tam olarak da burada başlıyor.
Burun sırtını koruyarak pozisyonu değiştirilebilir mi?
Evet kesinlikle… Üstelik burun sırtının hemen altından nefes almamızı sağlayan ana hava kanalları geçiyor. Biz bu yapıyı korursak bu kanallar da yapısını koruyacaktır ve nefes bozulmaları izlenmeyecektir.
Peki bu nasıl oluyor?
Tabii ki burada anlatılamayacak kadar karışık bir yöntem. Bu bir ameliyat tekniği ve ismi preservation rinoplasti. Aslında sadece yapılan yüksekliği almak yerine alttan doku çıkararak burun kemerini aşağıya çekmek, yüzey yapısını koruyarak bütünlüğünü bozmadan sadece seviyesini indirmek.
Bunu yapabiliyorsak neden çıkartıp atalım ki?
Burun sırtı açılmayan hastaların ameliyat sonrası burun sırtında düzensizlik olması da daha düşük seviyede ve doğal olarak iyileşme süresi daha kısa. Kemer alınınca burun çatısını tekrar mükemmel şekilde onarmak veya onarılsa bile mükemmel iyileşmesini beklemek pek mümkün değil gibi.
Bu sebeple yaşanılan sorunlar yeni tekniklerin gelişmesine sebep oluyor. Preservation rinoplasti, rinoplastinin bugünü ve geleceğini oluşturuyor bence. Ne kadar koruyarak yapabilirsek o kadar az sorun yaşama olasılığı temel mantık. Koruyucu burun estetiği hem açık hem kapalı yöntemle yapılabiliyor. Burada da tabii ki cildin korunduğu kapalı yöntem ilk tercih. Sonuçta cilt de bir yapı ve korunabiliyorsa temel mantık korunması olanaktır. Aynı şekilde doku içerisindeki damar sinir paketleri. Koruyucu burun estetiğinin detayında zar altı çalışma şekli mevcut. Burun iskeletinin üzerini saran kalın zar yumuşak dokularla sert iskeleti birbirinden ayırmakta. Eğer zar altından iskelet üzerinden çalışılırsa yumuşak dokular, sinir ve damarlar kesilmemiş olur ki bu sayede o çok korkulan şişlikler, kanama ve morluklar çok az olur ve hızlıca geçebilmektedir.
Temel felsefe korumak, dokuya az hasarla ameliyat yapmak. Bu felsefenin adı preservation rinoplasti. Ciltten kemiğe tüm yapıları koruyarak, sadece onlara şekil verilerek yapılan yöntem.
Bu ameliyatı nasıl daha basite indirerek yapabiliriz?
Ne kadar basit o kadar hızlı iyileşme ve az sorun. Tüm felsefe bu.